Cezbe, çekim/çekicilik. Meczub ilahî çekiciliğe kapılmış olandır. Bu tabir Darqawî Yolu'nda yaygındır ve bazan çok latif bir biçimde kullanılmaktadır. Fakir, Allah'ın kudretinden ve O'nun çekiminden korkmalıdır. Kişi ona doğru sürüklenir, ama marifet için gerekli meleke kesinlikle "akl-ı selim" olduğundan, Rasül'ün delilikten duyduğu dehşetle geri itilir. Behlül Velîsi'nin meczuba karşı edeb «Es-selamü Aleyküm, dedikten sonra onu basından savmaktır.» diye ihtar etmesinin nedeni budur. Meczubla arkadaşlık eden ya meczub ya da meczubun uşağı olur, çünkü bunların zihinleri hiçbir yerde olmadığından yani her yerde olduğundan güçleri çok fazladır. Yine de büyük meczublarla kısa ilişkiler olağanüstü faydalıdır ve arayıcıyı hedefine doğru yaklaştırır, ilahî deryanın derinliklerine dalarken şeriata boyun eğen ve çizgiyi aşmayan bazı Salik/meczub'lar vardır, ama bunlar nadirdir.
Meczub masallarından, bilgiyle bir cezbeyi özleme durumuna düşmekten kaçının. Cüneydî Yol'umuz zahirde ölçülü, batında sarhoş olmaktır. Şeyh el - Fevterî bize şunu demiştir: «Dünyayı aşıp bende halvete girmekten daha büyük cezbe var mıdır? Sizin cezbeniz sizi marifete, şehadet ve velayete götürür. Kazanılacak cezbe budur. Saki için tutkuyla dolup taşan bir özlem.»
Şeyh ibn'ül-Habib şöyle demiştir: «Bir çoğuna meczub diyorlar, ama gerçek meczub öğleyi Meknes'te Ulu Ca-mi'de, ikindiyi Mekke'de Kabe'de kılan ve akşamı kılmak için Meknes'e geri dönendir!»