Günün Sözü DamlaPenia.
Her şey neye layıksa ona dönüşür. -Mevlana
Etiket Listesi

Like Tree5Beğeniler
  • 2 Post By Türkolog
  • 1 Post By Türkolog
  • 1 Post By Damla
  • 1 Post By Türkolog
Seçenekler
Seçenekler
Stil
Türkolog - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Madem ki erler gibi yürüyor, ayaklarının çevikliğine güveniyorsun. Bunun şükür ifadesi olarak ağır ağır gidenlere katlanman gerekmez mi?
Üyelik tarihi
21 Şubat 2017
Bulunduğu yer
İstanbul
Yaş
30
Mesajlar
5.835
Seslenildi
721 Mesaj
Etiketlendi
80 Konu
Ruh Hali
Arastirmaci

Standart Sadık Hidayet

30 Haziran 2017
1

SÂDIK HİDÂYET

(صادق هدايت)

(1903-1951)

Modern İran hikâyeciliğinin kurucularından, yazar ve çevirmen.

17 Şubat 1903’te Tahran’da doğdu. Edebiyat alanında isim yapmış bir aileye mensuptur. Babası İ‘tizâdü’l-Mülk Hidâyet Kulı Han, Hidâyet kabilesinin kurucusu Rızâ Kulı Han Hidâyet’in torunudur. Sâdık Hidâyet, ilk öğrenimini Medrese-i İlmiyye’de ve orta öğrenimini Dârülfünun’da tamamladıktan sonra Tahran’daki Saint Louis Lisesi’nde okudu. 1925’te gittiği Belçika’da ve ardından Fransa’da inşaat mühendisliği okumaya başladı. Bu sırada Avrupa’nın önde gelen aydınlarıyla tanıştı. Ancak edebiyata olan ilgisi onu mühendislikten vazgeçirdi. 1930’da öğrenimini yarıda bırakarak İran’a döndü. Tahran’da Millî Banka, Pars Ajansı ve bazı şirketlerde kısa süreli görevler aldı. 1934’te Müctebâ Mînovî, Büzürg-i Alevî ve Mes‘ûd-i Ferzad ile “Dörtler” (Reb‘a) olarak bilinen edebiyat topluluğunu kurdu. 1936’da gittiği Bombay’da Pehlevî dilini ve Hint felsefesini öğrendi, ertesi yıl İran’a döndü. 1938’de İran müziğini Batılı standartlara göre yeniden düzenlemek için kurulan İdâre-i Mûsikī-i Kişver’in sekreterliğine getirildi. Aynı zamanda Mecelle-i Mûsîķī dergisinin yayın editörlerinden oldu. 1945’te Özbekistan’ın Taşkent ve diğer bazı şehirlerine gitti.

1940’tan sonra realist bir üslûpla hikâye yazmaya başladı. Hikâyelerini içeren Seg-i Vilgerd adlı eseri bu dönemin ürünüdür. Yazarlığının ikinci dönemindeki eserlerinde aşk ve mutluluğun her insanın hakkı olduğu, fakat gerçeğin böyle olmadığı düşüncesi hâkimdir. 1941-1947 yılları arasındaki yazıları siyasî bir muhteva taşır. Arkadaşları Tudeh Partisi çevresindendi ve yazı yazdığı dergiler de sol ideolojiyi temsil ediyordu. Ancak zamanla yaptığı sert eleştirilerden sonra o çevreyle ilişkisini kesti. 1950 yılı sonlarında Paris’e gitti. Dört ay sonra içine düştüğü psikolojik bunalımın ardından 9 Nisan 1951’de evinde intihar etti ve Père Lachaise Mezarlığı’na gömüldü.

Hikâyeci, romancı, halkbilimci, oyun yazarı, denemeci, araştırmacı, çevirmen ve ressam olan Sâdık Hidâyet, İran’daki hayatı gerçekçi bir görüşle yansıtan eserlerinde yalın ve ustalıklı bir dille toplumun en çok ezilen insanlarının dramını anlatır. Kahramanları sıkıntı çekenler, köylüler, işçiler, öğretmenler ve kadınlardır. İnsan sevgisi belirgin özelliklerinden biri olarak onun eserlerinde açıkça görülür.

Hem Doğu hem Batı etkisinde kalan Sâdık Hidâyet, eserlerini Farsça’ya çevirdiği Çehov Anton Pavloviç ve Franz Kafka’nın yanı sıra Edgar Allan Poe, Guy de Maupassant ve Dostoyevski’den etkilenmiştir. Doğu’da ise hikmet dolu veciz rubâîlerini okuduğu Ömer Hayyâm’ı geçmişin en sevilen ve sözü en ölçülü şairi olarak kabul etmiştir. Sâdık Hidâyet’in dili eserlerinde farklılık gösterir ve yer yer Farsça sentaks kurallarına uymaması çevirmenler için sorun oluşturur. Fransız, İngiliz, Alman, Türk, İtalyan ve Çekoslovak dillerine tercüme edilen eserlerinden seçmeler Rusça’ya çevrilerek iki defa basılmış, eserleri ayrıca Gürcü, Tacik, Özbek ve Estonya dillerine çevrilmiştir. Sâdık Hidâyet basılmamış roman ve hikâyelerini ölümünden önce yok etmiştir.

Eserleri. Hikâyeleri: Zinde Begûr (Tahran 1309 hş.; trc. Mehmet Kanar, Diri Gömülen, İstanbul 1995); Sâye-i Moġūl (Tahran 1310 hş.); Se Katre Ħûn (Tahran 1311 hş.); Sâye-i Rûşen (Tahran 1312 hş.); ǾAleviyye Ħânum (Tahran 1312 hş.); Vaġvaġ-i Sâhâb (Tahran 1313 hş.); Bûf-i Kûr (Bombay 1315 hş.; trc. Behçet Necatigil, Kör Baykuş, İstanbul 1977); Seg-i Vilgerd (Tahran 1321 hş.); Velingârî (Tahran 1323 hş.); Âb-ı Zindegî (Tahran 1323 hş.); Ĥâcî Âķā (Tahran 1324 hş.); Ferdâ (Tahran 1325 hş.); Tûp-i Mürvârî (Tahran 1327 hş.). Oyunları: Pervîn Duħter-i Sâsân (İsfahan 1309 hş.); Mâziyâr (Tahran 1312 hş.); Efsâne-i Âferîneş (Paris 1325 hş.). Diğer Eserleri: RubâǾiyyât-ı ǾÖmer Ħayyâm (Tahran 1302 hş.); İnsân ve Ĥayvân (Tahran 1303 hş.); Destân-ı Merg (Berlin 1305 hş.); Fevâyid-i Giyâhħârî (Berlin 1306 hş.); Ĥikâyet-i bâ Netîce (Tahran 1310); İśfahân Nıśf-ı Cihân (Tahran 1311 hş.); Nirengistân (Tahran 1312 hş.); Terânehâ-yı Ħayyâm (Tahran 1313 hş.; trc. Mehmet Kanar, Hayyam’ın Teraneleri, İstanbul 1999); Der Câde-i Nemnâk (Tahran 1346 hş.).

Pehlevîce’den Tercümeleri: Kârnâme-i Erdeşîr-i Pâbakân (Tahran 1315 hş.); Guceste-i Ebâlîş (Tahran 1319); Şehristânhâ-yı Îrân (Tahran 1321 hş.); Güzâreş-i Gümân Şiken (Tahran 1322 hş.). Sâdık Hidâyet’in Fransızca’dan yaptığı çeviriler Farsça dergilerde yayımlanmış, bunun yanında Mecelle-i Mûsîķī, Peyâm-ı Nev ve Süħan dergilerinde birçok makalesi çıkmıştır (eserleri için ayrıca bk. Âryanpûr, s. 421-424).

Kaynak: Savi, Saime İnal, "Sâdık Hidâyet", DİA, İstanbul 2008, XXXV, s. 394-395.

Damla ve birikim bunu beğendiler.
Eğer şimdiye kadar başımıza gelenler bize bir şey öğretmediyse, bundan sonra bildiklerimiz hiçbir işe yaramayacaktır.
Türkolog - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Madem ki erler gibi yürüyor, ayaklarının çevikliğine güveniyorsun. Bunun şükür ifadesi olarak ağır ağır gidenlere katlanman gerekmez mi?
Üyelik tarihi
21 Şubat 2017
Bulunduğu yer
İstanbul
Yaş
30
Mesajlar
5.835
Seslenildi
721 Mesaj
Etiketlendi
80 Konu
Ruh Hali
Arastirmaci
Standart Cevap: Sadık Hidayet
31 Aralık 2017
2
İran'la yüzyıllardır olan dinî-siyasî ayrılık yüzünden kendisi ülkemizde pek tanınamadı. Tanındığı takdirde "İran'ın Kafkası" şeklinde anılacaktır. Okuyacak olanların Üç Damla Kan ve Aylak Köpek kitaplarıyla başlamalarını tavsiye ederim.

@Damla hocam siz ne dersiniz?
Damla bunu beğendi.
Eğer şimdiye kadar başımıza gelenler bize bir şey öğretmediyse, bundan sonra bildiklerimiz hiçbir işe yaramayacaktır.
Damla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi
15 Aralık 2014
Bulunduğu yer
İzmir.
Mesajlar
45.994
Seslenildi
8368 Mesaj
Etiketlendi
235 Konu
Standart Cevap: Sadık Hidayet
01 Ocak 2018
3
Türkolog Nickli Üyeden Alıntı
İran'la yüzyıllardır olan dinî-siyasî ayrılık yüzünden kendisi ülkemizde pek tanınamadı. Tanındığı takdirde "İran'ın Kafkası" şeklinde anılacaktır. Okuyacak olanların Üç Damla Kan ve Aylak Köpek kitaplarıyla başlamalarını tavsiye ederim.

@Damla hocam siz ne dersiniz?
Şimdi şöyle bir şey var sevgili Umut.
Sadık Hidayet kendi ülkemizi bırakın, kendi ülkesin de bile anlaşılamadı.
İran'da çok iyi bir ailenin oğlu olduğu halde, batı kültürü almış birisidir.
Öyle güzel bir insanmış ki; İran'a geri döndüğünde, böylesi varlıklı bir ailenin oğlu olduğu halde, memurluk yapmış.
Çünkü; bakar ki kimsenin, kimseden üstünlüğü yok.
Daha sonraları İran'da yapamaz zaten.
İran, dünya Müslümanlarının temsilcisi haline gelmiştir.
Batı terbiyesi almış birinin, İran halkının anlayamaması çok doğal.
Kör Baykuş romanı okumuştum.
Hatta, kafkavari bir kurgusu var romanın.
Teşekkür ederim Umut, siz derin yerlere değinmişsiniz.
Yüreğinize sağlık.
Türkolog bunu beğendi.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.



Years and years.
Türkolog - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Madem ki erler gibi yürüyor, ayaklarının çevikliğine güveniyorsun. Bunun şükür ifadesi olarak ağır ağır gidenlere katlanman gerekmez mi?
Üyelik tarihi
21 Şubat 2017
Bulunduğu yer
İstanbul
Yaş
30
Mesajlar
5.835
Seslenildi
721 Mesaj
Etiketlendi
80 Konu
Ruh Hali
Arastirmaci
Standart Cevap: Sadık Hidayet
01 Ocak 2018
4
Damla Nickli Üyeden Alıntı


Şimdi şöyle bir şey var sevgili Umut.
Sadık Hidayet kendi ülkemizi bırakın, kendi ülkesin de bile anlaşılamadı.
İran'da çok iyi bir ailenin oğlu olduğu halde, batı kültürü almış birisidir.
Öyle güzel bir insanmış ki; İran'a geri döndüğünde, böylesi varlıklı bir ailenin oğlu olduğu halde, memurluk yapmış.
Çünkü; bakar ki kimsenin, kimseden üstünlüğü yok.
Daha sonraları İran'da yapamaz zaten.
İran, dünya Müslümanlarının temsilcisi haline gelmiştir.
Batı terbiyesi almış birinin, İran halkının anlayamaması çok doğal.
Kör Baykuş romanı okumuştum.
Hatta, kafkavari bir kurgusu var romanın.
Teşekkür ederim Umut, siz derin yerlere değinmişsiniz.
Yüreğinize sağlık.
Görüşünüzü bildirdiğiniz için teşekkür ederim hocam. Kendi ülkesinde Fransa gibi farklı kültür dairesine gidip geldiği için anlaşılıp kabul görmemesi doğru. Ben daha ziyade Türkiye'deki genel duruma göre bir kıyas yaptım. Bunun için ilk çevirilerinin dahi 90larda yapılması bize iyi bir muhakeme yolu sunar.
Damla bunu beğendi.
Eğer şimdiye kadar başımıza gelenler bize bir şey öğretmediyse, bundan sonra bildiklerimiz hiçbir işe yaramayacaktır.
Konuyu 1 kişi okuyor. (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 
-
Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
Son Mesaj