Günün Sözü DamlaPenia.
Her şey neye layıksa ona dönüşür. -Mevlana
Etiket Listesi

Like Tree9Beğeniler
  • 4 Post By Cookie
  • 2 Post By MURAT GÜNEŞ
  • 2 Post By Penia
  • 1 Post By Asrevya
Seçenekler
Seçenekler
Stil
Cookie - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi
07 Mart 2015
Bulunduğu yer
Bursa
Mesajlar
11.353
Seslenildi
1008 Mesaj
Etiketlendi
326 Konu
Ruh Hali
Mesgul

tick Monolog Değil Diyalog Kurmalıyız

09 Kasım 2015
1

Monolog Değil Diyalog Kurmalıyız


Türk Psikologlar Derneği Travma Sorumlusu Deniz Eryılmaz, “Monolog değil diyalog kurmalıyız. Monolog talimat üzerine kurulu bir yaşamdır ve canlı bombaya kadar gidebilen bir süreçtir“ dedi.


Türkiye terör olaylarının hızla tırmandığı bir süreci yaşıyor. Katledilen kişilerin acısı toplumun birçok kesiminde farklı duygulara ve davranışlara, travmalara neden oluyor. Duygu ve davranışlarımızın temelindeyse ruhsal yapımız büyük rol oynuyor. Psikolog Deniz Eryılmaz, tek taraflı iletişimin olduğu itaat toplumlarında, en ufak eleştirinin tehdit olarak algılandığını söyledi. Eryılmaz, “İtaat değil de iletişime yönelmeliyiz. Sorunlar hep iletişimi doğru kuramadığımız için gelişiyor. İlk önce çekirdek ailemizde iletişimi doğru kurarsak, karşılıklı konuşma ve fikir alışverişini gerçekleştirirsek, sorunlarımızın çoğunu çözeriz. Monolog değil diyalog kurmalıyız. Monolog talimat üzerine kurulu bir yaşamdır ve canlı bombaya kadar gidebilen bir süreçtir“ diye konuştu.

Deniz Eryılmaz 1985 yılında İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin İşletme Fakültesi’nde İşletme Yönetimi eğitimini tamamladı. İş hayatına Arçelik A.Ş. Endüstriyel İlişkiler Müdürlüğü’nde eğitim uzmanı olarak başladı. Personel ve pazarlama bölümlerinde yöneticilik yaptı. Star TV, Hürriyet Gazetesi gibi özel sektörün önde gelen kuruluşlarında orta ve üst düzey yönetici olarak çalıştı. Şu anda çalışmalarını yürüttüğü Yaşam Atölyesi’ni 2000 yılında kurdu ve danışmanlık çalışmalarının yanında anne-babalara, öğretmenlere, psikologlara, psikolojik danışmanlara, yöneticilere, doktorlara, hemşirelere, öğrencilere ve halka yönelik birçok seminer ve eğitim verdi, hala vermekte. İki kez başkanlık yaptığı Türk Psikologlar Derneği İzmir Şubesi’nde şimdi Travma Sorumlu.


Derya Eryılmaz; 'Birey olmak; kişinin kendisini tanıyıp kabul edip yeterli ve özgüvenli olmasıdır. “Ben de varım“ diyebilmektir. Her birey toplumun normlarından etkilenir ama sonuç olarak kendi görüşleri daha ön plandadır. Olayları kendi süzgecinden geçirir. Birey olamamanın, hayatın her alanına yaydığı problemler var. Biz daha çok bir gruba, bir ideolojiye, inanca ait olma konusunda kendimizi fazla kaptırıyoruz. Birey olamıyoruz. Kendimizi ortaya koyamıyoruz. Grubun temel eğilimi bizi bir anda kapsıyor ve kendi eğilimlerimiz geri planda kalıyor' dedi.

Derya Eryılmaz ruhsal yaşamı sağlıklı olan bireylerin temel özelliklerine de aşağıdaki şekilde değinmiştir.

Kişi, “Ben değerliyim ve yeterliyim“ duygusunu taşıyorsa sağlıklı bireydir. Bu duyguyu taşıyan kişilerin olaylara bakış açışı belli kalıpların içine sıkışmıyor. Daha objektif, geniş, töleranslı, eleştiriye, öz eleştiriye açık oluyor. Kendisiyle dalga geçebiliyor. Toplumun içinde var olup toplumla etkileşim, iletişim halinde oluyor ancak kendini de burada koruyor. “Sağlıklı birey hata yapmaz, her şeyi mükemmel yapar“ söyleminin tersine, sağlıklı birey; hata yapma hakkı olduğunu bilir. Hatayı kabul eder ve düzeltebilme konusunda da çaba gösterir. Çünkü insan hata yapar.

İnsanın temeline gidersek, bu duyguların inşası çocuklukta oluyor. Anne ve baba çocuğun aynasıdır. Çocuk, anne ve babanın gözlerine bakar ve orada kendini görür. Orada kendi yansımasını nasıl görürse, öyle olduğuna inanır. Eğer anne ve baba, çocuğa, “Sen iyisin, yeterlisin, değerlisin“ mesajları verirse, o zaman çocuk da kendini özgüvenli hisseder. Ancak sürekli müdahale edilen, eleştirilen, yargılanan, ihmal edilen çocuklar, hiçbir zaman özgüvenli olmazlar. Çünkü anne ve babanın gözündeki yansımasında, hep “Bir yerde bir hata yapıyorsun“ mesajı vardır.

Türk aile yapısının ve eğitim sisteminin ruhsal yönden temel sorunları konusunda işe şu şekilde açıklamalarda bulundu:

Monolog Canlı Bombaya Kadar Giden Süreçtir

"Büyükler doğru yapar ve hatasızdır görüşü toplumumuzda egemen. Çocuk, kendi anne ve babasına bile kendini anlatamaz, koruyamaz, savunamazken, dışarıda nasıl yapabilir? Kökenimizde padişaha itaat vardı. Evde de baba, padişah olarak görülüyor. Bu da büyüğüne itaat zorunluluğu getiriyor. Hep itaat eden çocuk 18 yaşını geçip hayatla baş başa kaldığında zorlanıyor. İtaat toplumlarından tek taraflı iletişim vardır. En ufak eleştirinizde, karşı taraf tehdit edildiğini zanneder. İtaat değil de iletişime yönelmeliyiz. Sorunlar hep, iletişimi doğru kuramadığımz için gelişiyor. İlkönce çekirdek ailmizde iletişimi doğru kurarsak, karşılıklı konuşma ve fikir alışverişini gerçekleştirirsek, sorunlarımızın çoğunu çözeriz. Monolog değil diyalog kurmalıyız. Monolog talimat üzerine kurulu bir yaşamdır ve canlı bombaya kadar gidebilen bir süreçtir."


Türkiye’de yaşanan terör olaylarının arttığı bir süreçteyiz. Türk Psikologlar Derneği ve İzmir Şubesi Etkinlikleri

Derneğimizin travma birimi, terörden etkilenen insanların, bize ulaşması için ellerinden geleni yapıyor. Suruç’u ele alırsak, kaybettiğimiz gençlerimiz farklı şehirlerde yaşıyordu. Hepsi aynı yerde değildi. Afet gibi bir durumda tek bir yere giderken, böylesi bir durumda derneğimiz, ulaşılabilirlik konusunda destek oluyor. Örneğin Gezi olaylarında her ilde, yine aynı şekilde çalışmalarımız oldu. Trk Psikologlar Dernei adresimizde şubelerimizin adres ve telefonları var.

Eryılmaz "Katledilenlerin yakınları, aileleri kesinlikle profesyonel bir destek almalı ancak normal yas sürecini bozmadan. Ani kayıplar, kişileri çok daha fazla etkiler. Akut dönemde; yani olayın arkasından hemen sağlıklı düşünülemediği için ciddi hasarlar olabiliyor. İntihar düşünceleri, travmatik stres bozukluğu olabilir, depresyona girilebilir. Böylesi durumlarda güçlü gözükmek gerektiği mantığı da yanlıştır. İnsanın doğal tepkileri vardır. Birini kaybettiğimizde üzülürüz. Engellendiğimizde öfkeleniriz. Korktuğumuzda korkarız. Doğamızı bozar da, o zaman o duyguyu yaşamazsak, ileride bir problem olarak çıkar. Böylesi durumlarda “Ağlama, üzülme, ayıp oluyor“ gibi diyaloglar kurmak yanlıştır. İnsan esas o zaman ağlar. Ağlama ile üzüntü ortaya çıkacak ki, yaşamla yeni bağlantılar, yeni gelecekler kurabilesiniz. Üzüntü içinizde durduğu sürece, diğer duygulara yer kalmıyor. Yasımızı yaşamalıyız. Her kayıpta yaşanmamış yas, ileride pataoloji olarak bize geri döner." ifadelerinde bulundu.

Eryılmaz, olayın yaşanmasıyla destek alma süresi arasındaki zamanı şu sözleriyle değerlendirdi.

"Olayın yaşandığı ilk zamanda bir görüşme yapmanın her zaman faydası vardır çünkü etkilenen kişinin, nasıl bir durum içerisinde olduğu ve müdahale edilip edilmemediği konusunda görüşmeden sonra bir karar verilir. Ama normal yas süreçlerini gözlemliyorsak, bir süre tanınmalı. Birkaç hafta sonrasında tekrar görüşme yapmak lazım. Ama normal yaslarda. Terör olaylarında, tabi ki destek her zaman yapılmalı."

Bir kişiyi terör örgütlerine yönelten ruh halinin temeli

"Bu bir araştırma sorusu. Yapılan araştırmalarda terör örgütüne üye kişilerin ruh haline, genel özelliklerine dair net bir şey çıkmıyor. Ancak şöyle bir şey var; biraz daha sessiz, sakin, kendini belli etmeyen kişiler olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Kimse onun bir terör örgütü üyesi olabileceğini ya da canlı bomba olabileceğini algılayamayabiliyor. Üniversite mezunu, kendini bilimsel olarak ifade edebilen kişilerin canlı bomba olduğuna tanık olduk. Sosyolojik olarak bakarsak; sanırım daha azınlık olan kesimlerden, mahrum kalmışlık, baskı altından kalmış, inanç sistemi daha yüksek, güç ihtiyacı duyan kişiler yönelebiliyor.
Terör olaylarında yakınlarını yitirenlere yakınları ve toplum nasıl bir yaklaşımda bulunmalı?
Yanlarında olup onların o duygularını paylaşmalıyız. Yalnız olmadıklarını hissettirmeliyiz. Bir ihtiyaçları varsa elimizden geldiğince koşturuyoruz. Anadolu halkı bu konuda gerçekten çok deneyimli. Psikososyal desteklerimiz her zaman çok fazla. Ancak bazı yanlışları da yapmaktayız. En büyük yanlışımız; kendi acımız da tetiklendiği için, kendi acılarımızı anlatmak oluyor. Bu da o kişileri, olumsuz etkiliyor. Çünkü aynı duygular, o anda paylaşılmıyor. Yani benim acımı o bilmiyor, ben onun acısını bilmiyorum. Desteği kimi zaman da sadece maddi olarak algılıyoruz. En zor şey dinlemektir. Bizler dinlemektense, hep çözüm üretmemiz, iyi etmemiz gerekiyor hissiyle davranıyoruz. Sadece yanlarında olup özellikle dinleyelim."

Terör olayları sonrasında medyada kanlı görüntülerin gösterilmesi topluma etkisi

"Terör olayları sonrasında, kendi sosyal medyalarımız da dahil olmak üzere tüm medyada kötü görüntülerin gösterilmemesi gerekli. Sadece terör olayında değil, trafik kazasında da kanlı görüntülere yer vermemeli. Fikir paylaşılabilir ancak fotoğraflar paylaşılmamalı. Bu toplumda travmaya neden olur. Birlikte barışçıl bir çözüm aramanın yollarına bakmalıyız. Farklılıklarımızla bir arada yaşamalıyız. Ben ve ötekiden kurtulmalıyız. Büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız; çocukların oynadığı bilgisayar oyunları şiddete dayalı, sürekli birileri öldürülüyor. Çocuğa ne yaptığını sorduğunuzda, ‘Kötüleri öldürüyorum diyor’ ancak neden kötü olduğuna dair bir şey söylemiyor. İnsanları iyi ve kötü diye sınıflandırma buradan başlıyor. Bu çok tehlikeli. Barış, çocuklukta yeşertilir. Çocuklar arasındaki diyaloglara da dikkat etmeliyiz. Alay edilen, dışlanan bir çocuğun, yarın, canlı bomba olma ihtimali yüksektir. Aile, okul ve STK’lar işbirliğiyle hareket etmeli. Dizilerle mafya sevdiriliyor. Bu da tehlikeli. Sorunların silahlarla çözülmediği diziler çekilebilir."

Kaynak: Türk Psikologlar Derneği

Asrevya, Penia, MURAT GÜNEŞ ve 1 kişi daha, bunu beğendiler.
“Dedim ya, Eylül‘dü. Savruluşu bundandı kimsesizliğimin.”
Avatar Seçilmemiş
Üyelik tarihi
10 Ekim 2015
Bulunduğu yer
MERSİN
Yaş
44
Mesajlar
1.280
Seslenildi
384 Mesaj
Etiketlendi
16 Konu
Standart Cevap: Monolog Değil Diyalog Kurmalıyız
09 Kasım 2015
2
En zor şey dinlemektir.
Bizler dinlemektense,hep çözüm üretmemiz,iyi etmemiz gerekiyor hissiyle davranıyoruz. Sadece yanlarında olup özellikle dinleyelim."


Ne yazık ki kabul edelim biz Türk Milleti olarak dinlemeyi beceremiyoruz.
Bunu bir türlü genele yayamadık.

Kendi fikirlerimizin karşımızdakinden anlaşılmasını ve saygı duyulmasını beklerken,
onun da bizden bunu beklediğini hesap etmiyoruz.

Çok güzel kaliteli bir paylaşım inan keyifle okudum.
Yorumumu daha da uzatabilirdim ama bu güzel paylaşımın önüne geçmesini istemedim.
Ve son olarak bence şuana kadar günün en güzel konusu paylaşımı buydu.

Seni gerçekten tebrik ederim emeğine sağlık teşekkürler @Cookie
Asrevya ve Penia bunu beğendiler.
Penia - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi
25 Nisan 2015
Bulunduğu yer
Adana
Mesajlar
35.875
Seslenildi
2758 Mesaj
Etiketlendi
343 Konu
Ruh Hali
Sekercik
Standart Cevap: Monolog Değil Diyalog Kurmalıyız
09 Kasım 2015
3
Çok güzel bilgi. Emeğine sağlık canım
Asrevya ve MURAT GÜNEŞ bunu beğendiler.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Avatar Seçilmemiş
Üyelik tarihi
03 Şubat 2015
Bulunduğu yer
Antalya
Mesajlar
20.169
Seslenildi
1439 Mesaj
Etiketlendi
51 Konu
Standart Cevap: Monolog Değil Diyalog Kurmalıyız
09 Kasım 2015
4
Ne yazık ki tez canlı yapım öfkeli zamanlarımda diyalog kurmamı engelliyor.
İletişimde önemli bir nokta.

Çok teşekkürler @Cookiem
MURAT GÜNEŞ bunu beğendi.

Hayatın ağıtını bilenler anlar ancak.
Değeri değere değen kavrar.




Bilgi kokmayan karşı çıkışlarda cehalet kokusu ve kompleks vardır.







Konuyu 1 kişi okuyor. (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 
Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
Son Mesaj