Bugün ilâhî kaynağa dayanan dinler diye kabul edilen Yahudilik, Hıristiyanlık
ve İslâmiyet'in temel özelliklerini ve İslâm dininin diğer ikisinden
farklı olduğu yönleri de şu şekilde tesbit mümkündür:
1. Allah inancı. Yahudilik Tanrı'nın birliği üzerinde ısrarla durmasına
rağmen, en azından tarihlerinin bazı dönemlerinde ona beşerî nitelikler
nisbet etmişler ve âdetâ Tanrı'yı beşerî organ ve duygular taşıyan bir insan
gibi tasvir etmişler, insanlaştırmışlardır. Hıristiyanlar ise Tanrı'nın birliğini
farklı şekilde ele alıp teslîsi savunmuşlar, aşırı bağlılık duygusuyla, Hz.
Îsâ'yı tanrılaştırmışlardır.
Halbuki İslâm, Allah inancı hususunda gerek yahudilerin gerekse
hıristiyanların sonradan düştükleri yanlışlık ve aşırılıkları düzeltmiş, Tanrı'-
nın beşerîleşmesini veya beşerin tanrılaşmasını reddetmiş, bu noktada Hz.
Mûsâ ve Hz. Îsâ'nın hakiki mesajını hatırlatarak Allah'ın bir ve benzersiz
olduğunu vurgulamıştır.
2. Melek inancı. Meleklerin Allah'ın oğulları ve kızları olduğu iddiasını
ve beşerî şekillerdeki tasvirlerini reddederek hem yahudi ve hıristiyanların
düştükleri yanlışı göstermiş hem de Allah'ın yüceliğini vurgulamıştır.
3. Kutsal kitaplar. Ne yahudiler ne de hıristiyanlar, Allah tarafından Hz.
Mûsâ ve Hz. Îsâ'ya verilmiş kutsal kitapları orijinal şekilleriyle muhafaza
edebilmişler, Tevrat ve İncil zaman içinde ya kaybolmuş ve yeniden yazılmış,
ya da çeşitli ilâve ve eksiltmelere mâruz kalmıştır. Kur'ân-ı Kerîm ise
hem vahyedildiğinde yazıya geçirilmiş olması hem de ezberlenmek suretiyle
muhafaza edilmesi yönüyle orijinal ve aslına uygun şekliyle günümüze
kadar gelmiştir.
4. Peygamberlik. Yahudilik ve Hıristiyanlık sonradan tahrif edildikleri
için örnek ve önder şahsiyetler olan peygamberlerle ilgili çeşitli iddia ve
iftiralarda bulunup sonra gelecek peygamberleri kabul etmezken İslâm, hem
bütün peygamberlere imanı şart koşmuş hem de onları lâyık oldukları güzel
vasıflarla tavsif etmiştir.
5. Dünya-âhiret dengesi. Yahudilik dünya hayatına, Hıristiyanlık da
dünyadan uzaklaşıp mânevî hayata daha çok ağırlık verirken İslâm her ikisi
arasındaki dengeyi kurmuş ve korumuştur: "Allah'ın sana verdiğinden
(O’nun yolunda harcayarak) âhiret yurdunu iste, ama dünyadan da nasibini
unutma..." (el-Kasas 28/77).
DİN VE MAHİYETİ 13
6. Mükellefiyetlerin azlığı. Madde-mâna, dünya-âhiret dengeleri açısından
en ölçülü ve kolayca yaşanabilir; çeşitli emir ve hükümlerde kolaylığı
öngörmesi açısından en kolay olan din İslâm'dır.
İslâm, diğer ilâhî dinlerde var olan bazı ağır dinî sorumlulukları ortadan
kaldırmış, insanın yaratılışına en uygun ve yaşanabilir kuralları sunmuş,
böylece dini daha da ağırlaştıran ve yaşanmasını zorlaştıran din yorumcularına
da önemli bir uyarıda bulunmuştur. Bu son dinin peygamberi Kur'an'-
da şu şekilde anlatılır: "Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o
elçiye, o ümmî peygambere uyanlar (var ya) işte o peygamber onlara iyiliği
emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri
haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O peygambere
inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen
nura (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır" (el-A‘râf
7/157).
Bu âyette hem Mûsâ şeriatında mevcut çok sayıdaki kural ve vecîbelere
(temizlik kuralları, yiyeceklerle ilgili esaslar, âdetli kadınla ilgili yasaklar gibi)
hem de İnciller'de ortaya konan öğretinin gerektirdiği aşırı riyâzetçi eğilimlere
işaret edilmektedir.
İslâm, daha önceki şeriatlarda mevcut bazı ağır yükleri kaldırmış veya hafifletmiş,
dini daha kolay ve yaşanabilir kılmıştır. Çünkü "İşte böylece sizin
insanlığa şahitler olmanız, resulün de size şahit olması için sizi mûtedil bir
ümmet kıldık" (el-Bakara 2/143) buyurulmaktadır. Resûlullah da "Kolay ve
yüce Hanîflik’le gönderildim" (Müsned, V, 266; bk. Buhârî, “Îmânâ€, 29) diyerek
İslâm'ın diğer şeriatlara göre daha mûtedil, kolay ve müsamahalı olduğunu
vurgulamaktadır. Kur'an ve Sünnet'te, dinî mükellefiyetlerin azaltılarak ve
gerekli ve yeterli seviyede tutulduğu, İslâm'ın insanlara ağır yükler yüklemek
için değil, rahmet ve inâyet olarak gönderildiği sıklıkla tekrarlanır. Kur'an ve
Sünnet'teki bu vurgu sebebiyle de İslâm bilginleri dinin anlatım ve yorumunda
daima kolaylığı ve uygulanabilirliği tercih etmişlerdir.
İslâm’ın peygamberi peygamberlerin, onun getirdiği din de dinlerin sonuncusudur.
İslâm'ın bir diğer özelliği onun evrenselliğidir. Son din olması
açısından öncekileri kucaklayıcı ve en mükemmel olmasıdır.