Günün Sözü DamlaPenia.
Her şey neye layıksa ona dönüşür. -Mevlana
Etiket Listesi

Seçenekler
Seçenekler
Stil
Avatar Seçilmemiş
Üyelik tarihi
01 Nisan 2015
Mesajlar
5.764
Seslenildi
643 Mesaj
Etiketlendi
84 Konu
Ruh Hali
Ruhsuz

Standart Islam dininin mahiyeti

27 Ağustos 2015
1

İSLÂM DİNİNİN MAHİYETİ




Din, ister hakikatin doğrudan yansıması veya açılımı olarak kabul edilsin
ister insan yaratılışının bir gereği olarak değerlendirilsin, sonuçta insanın
özünde, fıtratında yerleşik bulunan ve oradan kaynaklanan "kutsala saygı,
ona bağlanma ve onunla bütünleşme" ihtiyacını karşılar ve onu kâinat içindeki
yalnızlığından kurtaran bir can simidi görevini yerine getirir.
Din kelimesi yer yer bir ferdin veya grubun doğru kabul ettiği ve davranışlarını
direktifleri doğrultusunda düzenlediği şey anlamında kullanılsa da,
öz ve gerçek kullanımında din, beşer kurgusu olmayan, tam tersine Tanrı
kaynaklı olan şey anlamındadır. Vahyedilmiş olarak nitelenen ve bir bakıma
Tanrı'nın gökten yeryüzüne ve insanoğluna uzatılmış kurtuluş ipi olan dinin
temel amacı, insan ile Tanrı arasında etkili, güçlü ve sağlıklı bir bağ kurmaktır.
Bu anlamda vahiy kaynaklı bütün dinlerin bir, tek ve aynı olduğunu
söylemek doğru olur. Nitekim Kur'an'daki "Allah katındaki din İslâm'dır"
(Âl-i İmrân 3/19) ifadesi, Allah'ın itibar ettiği, geçerli saydığı ve dikkate aldığı
tek dinin, özel anlamıyla son ilâhî din sayılan İslâm dini anlamını ifade
etmesinin yanı sıra, Tanrı kaynaklı olan vahyedilmiş dinlerin özde birliğini
ve bu dinlerin temel özelliğinin -seçilen kelimenin sözlük anlamına da uy

Avatar Seçilmemiş
Üyelik tarihi
01 Nisan 2015
Mesajlar
5.764
Seslenildi
643 Mesaj
Etiketlendi
84 Konu
Ruh Hali
Ruhsuz
Standart Cevap: Islam dininin mahiyeti
27 Ağustos 2015
2
gun şekilde- Tanrı'ya boyun eğiş, O'na bağlanış ve teslim oluş olduğunu da
ayrıca vurgulamaktadır.
Bir dinin mükemmel olduğu iddiası, sadece mensupları açısından o dinin
bütün öteki dinlere tercih edilebilir olduğunu ima eder. Bir dinin bu amaç
doğrultusunda bütün öteki dinler karşısında inanç ve ibadete ilişkin sembolik
tutarlılığını, safiyet ve orijinalitesini korumak maksadıyla kendisi için bir
söylem oluşturması ve itham, isnat ve itirazlara karşı bir savunma mekanizması
geliştirmesi haklı ve anlamlı görülebilir. Fakat vahiy kaynaklı olan
ve kopuksuz bir gelenek zinciriyle gelen bütün dinler, öz ve orijinalite itibariyle
aynı zirveye götüren yollar olarak tanımlanır ve İslâm dini bu halkanın
son ve bozulmaktan korunmuş şeklini temsil eder.
Dinin Tanrı tarafından vahyedilmiş olduğunun söylenmesiyle vahiy, dinin
daha doğrusu otantik dinin temel niteliği yapılmış olmakta ve dolayısıyla dinin
yalın bir Tanrı inancından ibaret olmadığı, Tanrı'ya inanmak yanında, O'nun
değişik biçimlerde tecelli edeceğine inanmak gerektiği de vurgulanmış olmaktadır.
İslâmî literatürde bu tecelli ve inâyet yani Tanrı'nın kendini göstermesi,
genellikle "yaratma ve buyurma" (halk ve emir) kavramlarıyla ifade edilir.
Kur'ân-ı Kerîm'de ise yaratma ve buyurmanın Allah'a ait olduğu vurgulanır.
Buyurma, Tanrı'nın iradesinin sonucudur ve din bu iradenin içinde yer alır.
Özü itibariyle mâkul ve kavranabilir olsa bile din, Tanrı iradesinin vahiy yoluyla
açılımı olduğu için, teorik olarak, insan aklı da dahil tüm beşerî güçlerden
üstündür. Bu yaklaşım Tanrısal iradenin açılımı olan vahyin "aktif ve
kurucu", buna mukabil vahye muhatap olan insanın akıl ve diğer melekelerinin
"pasif ve alıcı" konumda olduğuna işaret etmektedir.
Tanrısal iradenin insanlara ulaşımının peygamberler kanalıyla olmasını
dikkate alan kimi İslâm bilginleri peygamberliği âlemin ruhu olarak nitelemişlerdir.
İnsan, kendisini vahye bağlayan gelenek zincirini korumak durumundadır.
İslâm düşünce geleneğinde tevâtür ve icmâ gibi kurumsal yapılar,
büyük ölçüde vahiyle irtibatlı gelenek zincirini korumak amacıyla oluşturulmuş
veya hiç değilse bu amaca hizmet etmiştir. Vahiy ve gelenek kavramları,
dinin yapısını ve temel özelliklerini işaret etmektedir.
Din, en yalın biçimiyle Tanrı'ya inanma ve ona ibadet etme olduğuna
göre, onun bir inanç sistemini ve bir ibadet sistemini içermesi zorunludur.
Bu iki temel unsur yanında, dinin ahlâkî hükümleri de içermesi gerekir. Ahlâk,
dikey olarak veya metafizik boyutta, bu inanç ve ibadetlerdeki içtenlik
ve samimiyet (ihlâs, ihsan) anlamını içerdiği gibi, dünyevî boyutta, Tanrı
inancının ve O’na olan sevginin Tanrı'nın kulları üzerinde gösterilmesi, onların
Konuyu 1 kişi okuyor. (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 
Seçenekler
Stil

Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
Son Mesaj